Modern Şehir Kadını Olmak
Modern zamanlar hayatın pek çok anlamda çekilmez olmasına sebep olurken, modern şehirde avcılar escort bayan'ı olmakda reddedilemez bir çekiciliğe de sahip. Peki neden bu strese rağmen bu koca şehirlerin karmaşasına tahammül ediyoruz? Sorusuna ise pek çoğumuzun cevap verememesi nasıl da büyük bir çelişki değil mi? Yüksek binalarda, doğadan izole ve rafine bir hayat sürerken aslında kaçırdıklarımızın farkında mıyız? Başka bir deyişle aslında doğamıza çok da uyugn olmayan bir yaşam tarzını devam ettirirken, içinde bulunduğumuz şartları sorguluyor muyuz?
Esasında sorguluyoruz ama bunun farkında bile değiliz. Neden tatil tarihlerini takvimde işaretliyoruz? Neden tatil bitince bir hüzün kaplıyor içimizi? Çalışmak zorunda olmak mı? Hayır kesinlikle bu değil.
Yapılan birçok bilimsel inceleme gösteriyor ki, insanoğlu bir şeylerle meşgul olmadan yaşayamaz. Bu şekilde yaşayabilen escort avcılar bayan'larının ise patolojik sorunları olduğuna dair bir ön yargı söz konusudur. Çalışmadan, üretmeden veya sosyal bir organizasyonun içerisinde olmadan yaşayabilmek, insan için söz konusu olmayan bir durum. Bizler hareket halinde olması gereken, sosyal canlılarız ki, aslında modern zamanların sağlık sorunlarının bir çoğu esasında bu kurala tam anlamıyla uymuyor olmamızdan kaynaklanıyor. Yani tatilin bitmesi nedeniyle duyduğumuz hüznün, çalışacak olmamızla doğrudan bir ilişkisi bulunmuyor. Esasında bu güdünün bütün nedeni monoton yaşantımıza geri dönüyor olmaktır. Tatil bir değişiklik ortamıdır ki, sürdürmekte olduğumuz hayattan bir anlığına uzaklaşmak için en doğru davranış biçimi olarak uzmanlarca da tavsiye edilir. Ama bu durumda yılın yaklaşık 350 günü devam eden monotonluk durumunda yapılacak bir şey yok mudur? Monotonluğa mecbur muyuz?
Aslında şehir yaşantısı, esenyurt escort bayanları gibi bir köylünün yaşantısından çok daha renkli olabilir. Bunu sağlamak bireyin kendi inisiyatifidir ki, maalesef pek çoğumuz şehir imkanlarını bu yönde verimli biçimde kullanamayız. Örneğin, neden haftanın belli günlerinde sahili veya şehrin hareketli noktalarını ziyaret etmiyoruz? Sinema, Tiyatro, Konser, Sergi, Panel vs. şehirde her an bir hareket söz konusu iken, neden kendi küçük dünyamıza sıkışıyoruz? Ekonomik mazeretler de dahil olmak üzere bizi bundan alıkoyan bir durum yoktur. Açık yüreklilikle buna üşendiğimizi kendimize itiraf etmenin zamanı geldi de geçiyor bile. Hemen harekete geçip daha sosyal bir hayat yaşamaya, şimdi başlayalım.
Sosyal Yaşam Gereklidir
İnsan, bilinç düzeyi itibariyle sosyal bir canlıdır ki, bir topluluğun parçası olmak insan için bir seçenek değildir. Bizler yaradılış itibariyle gruplar halinde yaşarız. Davranış bilimleri tarihinde çok önemli bir yere sahip olan, Amerikalı Profesör Abraham Maslow tarafından ortaya atılan İhtiyaçları pramidi teorisinde de önemli bir yeri bulunan sosyal grupların parçası olma ihtiyacı, neredeyse yeme içme kadar temel ihtiyaçlar arasındadır. Bu güdünün tatmin edilmemesi durumunda ise ciddi patolojik sonuçların ortaya çıkması söz konusudur. Abartılı yaşanmamak koşuluyla herkesin dost ve arkadaşları olmalı ve ortak paydada buluşulabilen sosyal zeminlere dahil olunması gereklidir.
Tabii kimilerimiz bu durumu bir miktar abartabiliyoruz. Evinden çok sosyal ortamında yaşayanlardan olmak da, en az hiç sosyal olmayan birisinin davranışı kadar anormaldir. Buna bir denge kurmak sağlıklı bir şehir yaşantısını tesis etmek için yeterli olacaktır.
Büyük Şehir Kadını
Kadın, Asya Türklerinde güçlü bir figürken, maalesef Arap ve Güney Asya kültürünün bizim kültürümüzü ciddi biçimde etkilemesinden sonra sosyal rolü zayıflatılmış bir figürdür. Modern yaşantıda ise bu durum dengelenmeye başlamış, hatta büyük şehirlerde yaşayan kadınların erkeğin sosyal rolünü birebir biçimde üstlendiği söylenebilmektedir. Elbette fiziksel yeterlilik gerektiren aksiyonlar dışında kalan faaliyetlerde kadının rolü oldukça güçlü bir konuma ulaşmış durumadır. Bilhassa beyaz yakalı kadınların erkekler ile doğrudan rekabet içerisinde olduğu günümüzde ataerkil toplum gelenekleri yavaş yavaş terk edilmekte ve farklı bir dünya düzeni kaçınılmaz olarak kurulmaktadır. Elbette ülkemizdeki yaşam biçimi de buna bağlı olarak değişmekte ve bambaşka bir dünya düzeni kurulmaktadır. Peki gerçekte kadın ve erkek eşit midir? işte yüz yıllardır cevabı aranan soru…
Modern zamanlar hayatın pek çok anlamda çekilmez olmasına sebep olurken, modern şehirde avcılar escort bayan'ı olmakda reddedilemez bir çekiciliğe de sahip. Peki neden bu strese rağmen bu koca şehirlerin karmaşasına tahammül ediyoruz? Sorusuna ise pek çoğumuzun cevap verememesi nasıl da büyük bir çelişki değil mi? Yüksek binalarda, doğadan izole ve rafine bir hayat sürerken aslında kaçırdıklarımızın farkında mıyız? Başka bir deyişle aslında doğamıza çok da uyugn olmayan bir yaşam tarzını devam ettirirken, içinde bulunduğumuz şartları sorguluyor muyuz?
Esasında sorguluyoruz ama bunun farkında bile değiliz. Neden tatil tarihlerini takvimde işaretliyoruz? Neden tatil bitince bir hüzün kaplıyor içimizi? Çalışmak zorunda olmak mı? Hayır kesinlikle bu değil.
Yapılan birçok bilimsel inceleme gösteriyor ki, insanoğlu bir şeylerle meşgul olmadan yaşayamaz. Bu şekilde yaşayabilen escort avcılar bayan'larının ise patolojik sorunları olduğuna dair bir ön yargı söz konusudur. Çalışmadan, üretmeden veya sosyal bir organizasyonun içerisinde olmadan yaşayabilmek, insan için söz konusu olmayan bir durum. Bizler hareket halinde olması gereken, sosyal canlılarız ki, aslında modern zamanların sağlık sorunlarının bir çoğu esasında bu kurala tam anlamıyla uymuyor olmamızdan kaynaklanıyor. Yani tatilin bitmesi nedeniyle duyduğumuz hüznün, çalışacak olmamızla doğrudan bir ilişkisi bulunmuyor. Esasında bu güdünün bütün nedeni monoton yaşantımıza geri dönüyor olmaktır. Tatil bir değişiklik ortamıdır ki, sürdürmekte olduğumuz hayattan bir anlığına uzaklaşmak için en doğru davranış biçimi olarak uzmanlarca da tavsiye edilir. Ama bu durumda yılın yaklaşık 350 günü devam eden monotonluk durumunda yapılacak bir şey yok mudur? Monotonluğa mecbur muyuz?
Aslında şehir yaşantısı, esenyurt escort bayanları gibi bir köylünün yaşantısından çok daha renkli olabilir. Bunu sağlamak bireyin kendi inisiyatifidir ki, maalesef pek çoğumuz şehir imkanlarını bu yönde verimli biçimde kullanamayız. Örneğin, neden haftanın belli günlerinde sahili veya şehrin hareketli noktalarını ziyaret etmiyoruz? Sinema, Tiyatro, Konser, Sergi, Panel vs. şehirde her an bir hareket söz konusu iken, neden kendi küçük dünyamıza sıkışıyoruz? Ekonomik mazeretler de dahil olmak üzere bizi bundan alıkoyan bir durum yoktur. Açık yüreklilikle buna üşendiğimizi kendimize itiraf etmenin zamanı geldi de geçiyor bile. Hemen harekete geçip daha sosyal bir hayat yaşamaya, şimdi başlayalım.
Sosyal Yaşam Gereklidir
İnsan, bilinç düzeyi itibariyle sosyal bir canlıdır ki, bir topluluğun parçası olmak insan için bir seçenek değildir. Bizler yaradılış itibariyle gruplar halinde yaşarız. Davranış bilimleri tarihinde çok önemli bir yere sahip olan, Amerikalı Profesör Abraham Maslow tarafından ortaya atılan İhtiyaçları pramidi teorisinde de önemli bir yeri bulunan sosyal grupların parçası olma ihtiyacı, neredeyse yeme içme kadar temel ihtiyaçlar arasındadır. Bu güdünün tatmin edilmemesi durumunda ise ciddi patolojik sonuçların ortaya çıkması söz konusudur. Abartılı yaşanmamak koşuluyla herkesin dost ve arkadaşları olmalı ve ortak paydada buluşulabilen sosyal zeminlere dahil olunması gereklidir.
Tabii kimilerimiz bu durumu bir miktar abartabiliyoruz. Evinden çok sosyal ortamında yaşayanlardan olmak da, en az hiç sosyal olmayan birisinin davranışı kadar anormaldir. Buna bir denge kurmak sağlıklı bir şehir yaşantısını tesis etmek için yeterli olacaktır.
Büyük Şehir Kadını
Kadın, Asya Türklerinde güçlü bir figürken, maalesef Arap ve Güney Asya kültürünün bizim kültürümüzü ciddi biçimde etkilemesinden sonra sosyal rolü zayıflatılmış bir figürdür. Modern yaşantıda ise bu durum dengelenmeye başlamış, hatta büyük şehirlerde yaşayan kadınların erkeğin sosyal rolünü birebir biçimde üstlendiği söylenebilmektedir. Elbette fiziksel yeterlilik gerektiren aksiyonlar dışında kalan faaliyetlerde kadının rolü oldukça güçlü bir konuma ulaşmış durumadır. Bilhassa beyaz yakalı kadınların erkekler ile doğrudan rekabet içerisinde olduğu günümüzde ataerkil toplum gelenekleri yavaş yavaş terk edilmekte ve farklı bir dünya düzeni kaçınılmaz olarak kurulmaktadır. Elbette ülkemizdeki yaşam biçimi de buna bağlı olarak değişmekte ve bambaşka bir dünya düzeni kurulmaktadır. Peki gerçekte kadın ve erkek eşit midir? işte yüz yıllardır cevabı aranan soru…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder